Karantina sürecinde en çok özlediğim şeylerden biri seyahat edebilmekti. Bu yüzden İstanbul’un çeşitli bölgelerini keşfetmeye ya da yeni bir gözle yeniden keşfetmeye ve yazılarımla sizi de seyahat ettirmeye karar verdim. Bugün sizi muhtemelen turistik rehberlerde bulamayacağınız bir bölgede, büyülü bir molaya davet etmek istiyorum: Arnavutköy.
Avrupa Yakası’nda yer alan Arnavutköy, hala Osmanlı İmparatorluğu’nun mimari anlayışından, kültüründen ve mutfağından izler bulabileceğiniz dingin ruha sahip, yaşanılası bir ilçe.
Arnavutköy’ü ziyaret etmek; Boğazın birbirine benzeyen ama aslında her birinin kendine has bir tarzı olan zarif Osmanlı ahşap evlerinin, balık lokantalarının, küçük tasarımcı butiklerin, trend kafelerin ve barların birleştiği cazibeyi deneyimlemek demektir. Diğer yandan ise bir kez daha, birlikte yaşama fikri üzerine kurulmuş bu ülkede, farklı etnik ve dini toplulukların barış içinde bir arada yaşamasının mümkün olduğunu yine yeniden keşfetmektir.
Turistler tarafından az bilinse de öğle veya akşam yemeği için İstanbulluların en favori bölgelerinden biri Arnavutköy’dür. Burası, hava karardıktan sonra Türk elitlerin eğlenceli buluşma noktasına dönüşen harika bir yer. Bölgeyi gezerken sokaklarda dilediğiniz gibi gezmenizi ve küçük kafeleri keşfetmenizi, sıralanmış balıkçıların olduğu deniz kıyısına kadar ilerlemenizi tavsiye ederim. Akabinde ise fotojenik, yumuşak renkli binaların, kafelerin, mimari yapıların ilgi çekici cephelerini fotoğraflarla ölümsüzleştirerek Arnavutköy’ün keyfini çıkarabilirsiniz. Elbette Boğaz manzarasının çekim gücüne karşı koyabilirseniz! Çünkü gerçekten de Boğazın muhteşem güzelliğiyle rekabet etmek zor. Daha fazla anlatmayayım, gelin, bu güzellikleri fotoğraf kareleriyle bizzat keşfedin.
Leave a Comment