Flaman bölgesinin kuzeyinde bulunan ve tarihi orta çağa kadar uzanan Brugge, tam bir açık hava müzesidir. Dolambaçlı sokakları, otantik küçük meydanları ve pitoresk kanalları ile bu büyüleyici şehir, adeta peri masalından fırlamış gibidir. “Kuzeyin Venedik’i” olarak anılan bu küçük şehri yürüyerek, tekneyle ya da at arabasıyla bir gün içinde kolayca keşfedilebilir, karanlığın çökmesiyle birlikte de, eşsiz mimarisinin bin bir detayını ortaya çıkaran ışıklar altında keyifli bir gece geçirebilirsiniz.
Tüm yollar Meydan’a çıkar
Şehrin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri olan Grand-Place (meydan), at arabası gezilerinin başlangıç noktasıdır. Şehrin tam merkezinde bulunan kaldırımlı meydan, bir hektarlık bir alan üzerine yayılıyor ve bünyesinde, rengarenk cephelerle çevrilmiş meydan çan kulesi ve il sarayı gibi önemli binaları barındırıyor. İster çikolatalı waffle keyfini çıkarırken ya da isterseniz meydanı çevreleyen sayısız kafeden birinin terasında oturarak faytonları izleyebilir ve müthiş bir keyif yaşayabilirsiniz.
Çan kulesinin tepesinde sizi müthiş bir manzara bekliyor olacak
Zirve noktasına tam 366 basamak adımlayarak ulaşılan çan kulesi, şehrin en popüler yerlerinden biridir. 83 metre yüksekliğe ulaşan bu yapının zirvesindeki nefes kesici panorama, tüm şehri ayaklarınızın altına seriyor. 13. yüzyılda inşa edilmiş bu ortaçağ kulesi, şehrin arşivlerinin uzun süre korunduğu bir gözlem yeri olarak asırlar boyu hizmet vermiştir.
Kanallarda tekne turu
Şehrin atardamarı olan kanalların üzerinde şehir turu yapmadan, Brugge seyahatini tamamlamak düşünülemez. Suya olan güçlü bağlılığı ile UNESCO dünya miras listesinde yer alan bu ortaçağ şehri adeta, hikayesinin küçük bir teknede anlatılmasına izin veriyor. Kanal turu size, karadan görülemeyen muhteşem manzaralar sunuyor. Gizli bahçeleri, büyüleyici köprüleri görmek ve suyun üstünden harika natürmortları keşfetmek için, kavak ağaçları ile çevrilmiş kanallarda tekneyle dolaşmak büyük bir ayrıcalık.
Rafine ve sade yemek severlerin uğrak noktası La Mangerie’de akşam yemeği
Gurmeler, günü sonlandırmadan önce, otantik bir menü keşfetmek için meydanda masalarını yerleştiren restoran ve brasserielerde buluşuyorlar. Son derece otantik bir atmosfere sahip olan ve her yere yakın bir konumda bulunan La Mangerie Restaurant da, Uzak Doğu’nun ince ruhuyla serpiştirilmiş klasik spesiyaller sunmaktadır. Örnek vermek gerekirse, seçmeli yemek gruplarından 2 adet yemekten (başlangıç + ana yemek ya da ana yemek + tatlı) oluşan menü fiyatı 35€.
Leave a Comment