Tuna nehrinin incisinin bendeki yeri her zaman farklı olmuştur. Bu büyüleyici kenti hep canlı, gizemli, romantik ve zarif bir şehir olarak hayal ederdim. Geçen hafta, bitmek tükenmek bilmeyen seyahat etme tutkumu, Budapeşte’yi ziyaret ederek tatmin etme şansı yakaladım. Eğer görülmesi gerekenleri biliyor fakat tatilinize şık bir dokunuş eklemek istiyorsanız, keşiflerimden esinlenebilirsiniz.
Brunchta ilk görüşte aşk
Güne, New York Cafe’nin o son derece şık ambiyansında uyandım. İçeriye adımımı attığım andan itibaren ise kendimi, otelin mimarisinin büyüsüne kaptırdım. Freskler ve yaldızlarla süslü duvarları, mermer zemini ve şık kolonlarıyla bu mekanın ihtişamına kapılmamak gerçekten de imkansız. Unutulmaz bir brunch deneyiminin yanında romantik hayaller arayan herkesin mutlaka burayı görmesini tavsiye ederim.
Akşam yemeği için, güvenilir bir ismi seçin
Siteye yabancı değilseniz, hizmet kalitesi tescillenmiş Kempinski otellerini ne kadar sevdiğimizi bilirsiniz. Pest’in kalbinde bulunan Kempinski Corvinus Budapest otelinde de, mekana adım attığımız andan ayrılana kadar, aşırı profesyonellikle birleştirilmiş sıcak bir misafirperverlikle ağırlandık.
Akşam yemeğimizi, modern bir brasserie olan ve Macar mutfağının birbirinden özel lezzetleriyle konuklarına zengin bir menü sunan ÉS Bisztró’da yedik. Bu mekanı ”eşsiz” kılan şey, mükemmel bir sunumla masanıza gelen o nefis yiyecekler. Damağımda bıraktığı tadın ve o muazzam görüntünün şu anda bile etkisi altında olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Peki, neler mi yedim? Başlangıç için çiğ somon, ana yemek olarak ise ızgara karidesi tercih ederken, kapanışı da karamel ve fındıklı bir tatlı ile yaptım. Lezzetli olup olmadığını siz tahmin edin!
Otelden ayrılmak gerçekten de çok zor çünkü otelde, Blue Fox adında bir bar-lounge var ve bu mekan o kadar şık ve modern bir atmosfere sahip ki, harika bir zaman geçirmeniz için her şey mevcut. Canlı müzikle anbean duvara yansıyan Amerikan filmlerinin projeksiyonu, harika bir kompozisyon oluşturuyor ve bu da, mekanı bir kat daha görülmeye değer kılıyor.
Bayıldım
Endorphine adındaki çiçekçinin keşfi, ziyaretimin önemli bir parçasıydı. Birbirinden güzel buketleri keşfetmenin yanı sıra, genç sahibi Andréa ile de tanışarak, Macar misafirperverliğini deneyimleme fırsatı yakaladım.
Siz hiç bir mekanın çatısında igloo gördünüz mü? Budapeşte’nin panoramik şehir manzarasını görme fırsatı sunan 360 Bar’da, kendi igloonuzu kiralayabilirsiniz.
Şayet biraz manzara değişikliği arayışındaysanız, Macar yaşam sanatı ile Asya kültürünü buluşturan Buddha Otel’e de uğrayabilirsiniz.
Budapeşte’ye gerçekleştirdiğimiz bu kısa ziyaretimiz ne yazık ki burada sona eriyor. Son olarak, fotoğrafçı Vivien Kalász ile makyöz-kuaför Katalin Dancz’a teşekkür etmeden bitirmek olmaz. Sadece gösterdikleri profesyonellik için değil, aynı zamanda birlikte geçirdiğimiz o hoş vakitler için de.
Leave a Comment