Akdeniz kokan küçük dar sokaklar, ferahlatıcı ortamlar, renkli ve fotojenik evler… Anı yaratmanın oldukça keyifli olduğu bir yer olan Cinque Terre ziyaretçilerde Dolce Vita tadı bırakıyor. Gezi boyunca birbirine yakın beş güzel köy keşfettim. Cinque Terre, “5 Köy” anlamına geliyor. Porto Venere, Portofino ve Moneglia’ya gitme fırsatını da yakaladığım gezimde. Gezi öyle büyüleyiciydi ki mutluluk tarifi kriterlerimi sorgulamam için bana müthiş bir fırsat sundu. Zira köyler kişinin kendine dönmesini sağlıyor, özüne dönmesine yardımcı oluyor.
Bu sıra dışı köylere hâkim olan büyü ve huzuru hissetmek istiyorsanız, size verebileceğim en iyi tavsiye, sokaklarda arzularınızın size rehberlik etmesine izin verin, durun ve insanlarla konuşun, denizin karşısında tazelenin, günbatımında köylerin tepelerine çıkın ve her köy hakkında kendi fikrinizi oluşturun. Kendi izlenimimi ve seyahatinize yardımcı olmak için birkaç küçük ipucu paylaşmak istiyorum.
Riomaggiore
Eğer bizim gibi La Spezia’ya yerleşirseniz, ilk ziyaretiniz muhtemelen Cinque Terre başkentiyle başlayacaktır. Bir zamanlar balıkçı köyü olan Riomaggiore, bugün İtalyan Rivierası’nı keşfetmenin en cazip parçası diyebiliriz. Mini restoranlar, büyüleyici kafeler ve tepelerde kurulmuş evlerin flört ettiği bu köy, gezgin ruhlara kartpostal tadında bir deneyim sunuyor. Geçiş toprak kayması nedeniyle kapalı değilse, Manarola’ya ulaşmak için “aşk geçişini” kullanabilirsiniz. Köyü gezerken tıpkı diğerlerinde olduğu gibi sokaklarda dilediğiniz gibi gezmenizi ve küçük dükkânları keşfetmenizi, ana caddeyi ise özellikle görmenizi, dar koyuyla dikkat çeken kayalara kadar ilerlemenizi tavsiye ediyorum. İkinci köye gitmek üzere birkaç dakika süren trene binmeden önce atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Bu esnada sizi bekleyen enfes görüntüler için birkaç güzel fotoğraf çektirmek isteyebilirsiniz. Benim fotoğraflarım yetenekli ve cana yakın fotoğrafçı Gianluca tarafından çekildi.
Gianluca Cerrata Photography @gianluca_cerrata_photographer
Manarola
Köylerin görünümü benzer olsa da her biri kendine has karakteriyle ayırt ediliyor ve her köy kendi hikâyesini anlatıyor. Manarola, sanki sonsuza kadar durdurulmuş bir zamana yapılan bir yolculuktu. Muhteşem manzarası, tipik Ceneviz evleri, cephelerinin yumuşak renkleri, bağları ve dinamizmi ile Manarola bana unutulmaz bir anı bıraktı – Cinque Terre’deki ilk favorim. Gidilmesi gereken yer önerim Nessun Dorma restoranı olacak. Panoramik manzarası muhteşem ancak bekleme süresi uzun olabiliyor ve yanınızda nakit bulundurun çünkü kart kabul edilmiyor.
Corniglia
Cinque Terre’nin daha tarımsal yüzünü temsil eden Corniglia, tam 377 adım tırmanıştan sonra size o tarım doğasını gösteriyor. Diğer köyler gibi Corniglia da oldukça küçük ve tembelce gezip keşfedebileceğiniz bir yer. Benim favorim olmayı başaramadı ancak köyün kesinlikle kendine has bir cazibesi var. Gün batımını izleyeceğiniz çok güzel yerlere sahip.
Vernazza
Diğer köyler gibi Vernazza da rengârenk bir labirent ancak zarafeti ile diğer köylerden ayırt ediliyor. Köyü şöyle uzaktan izlemek, Cinque Terre’nin bir zamanlar en güçlü yerinin tarihine dalma etkisi yaratıyor. İtalya’daki en güzel köylerden biri kabul edilen Vernazza, Manarola gibi sıralamamın başında bulunuyor.
Monterosso
İlk dört köyü ziyaret ettikten sonra artık sıranın turuncu ve yeşil şemsiyelerin serpiştirildiği, İtalya’nın nostaljik zarafetini yansıtan bir plajda keyif yapmanın vakti geldi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Henüz değil. Cinque Terre’nin en büyük köyünü henüz keşfetmediniz. Bırakın bu koca köy cazibesiyle sizi büyülesin. Diğer köylerde olduğu gibi yine kesin bir güzergâhımız yok, köyü dilediğiniz gibi gezerek, maceralar yaşayarak keşfetmeniz geziyi güzelleştiriyor.
Cinque Terre ötesinde
Turistlerin akın etmediği bir yer arıyorsanız, çok uzağa gitmenize gerek yok. Porto Venere birkaç kilometre uzaklıkta yer alan pastel renkli cephelerinin güzelliği, olağanüstü mekânları, sunduğu görkemli manzarası ziyaretçileri şaşırtıyor. Deniz kenarında, canlı İtalyan müziği çalan bir restoranın terasında oturarak, gerçek bir Dolce Vita deneyimi yaşadık. Gerçekdışı, büyüleyici bir andı. Köye, 12. yüzyıldan kalma bir saray hâkim: Rüya içinde rüya yaşama fırsatı…
Portofino’ya önce tren (Santa Margherita durağı) sonra otobüs veya taksi kullanarak ulaşabilirsiniz. Böylece büyünün müthiş manzaralarla devam etmesini sağlayabilirsiniz.
Diğer köylerin birkaç adım ötesinde, cazibesine kapıldığım, bilinmeyen ancak komşularından hiçbir eksiği olmayan Moneglia adında bir cevher bulunuyor. Bana öyle güzel anılar bıraktı ki ona özel bir yazı hazırlamadan geçemeyecektim. Buradan okuyabilirsiniz.
Bilinmesi gerekenler
Cinque Terre’yi ziyaret etmenin en iyi yolu, La Spezia hatta çok geç keşfettiğim Moneglia’ya yerleşip trenle yolculuk etmektir. Cinque Terre’de konaklamak ucuz değil, ortalama bir otel için geceliği yaklaşık 200 € ödersiniz.
Tren, La Spezia ve köyler arasındaki en hızlı ulaşım aracı; Cinque Terre tren kartı satın alıp (41€) 3 gün boyunca sınırsız seyahat edebilirsiniz. Kart sayesinde tren istasyonlarında ücretsiz internete bağlanabilirsiniz.
Vaktiniz olursa ve sportifseniz, yürüyüş parkurlarından köyleri yürüyerek keşfetmek mümkündür.
Biz Pisa’ya uçtuk ve orada bir gece kaldıktan sonra ertesi sabah trenle Cinque Terre’ye ulaştık. Yolculuk ortalama bir saat sürüyor. Cenova havalimanından da ulaşmak mümkün.
Leave a Comment