Son birkaç aydır ‘uyku bozukluğu yaşayanlar kulübüne’ ben de dâhil olmuş durumdayım. Uykuya dalmakta zorluk çekiyor, gecenin ortasında zamansız uyanıyordum. Nazik yöntemlerin temsilcisi olduğumdan yaşadığım uyku sorununu çözmek için çeşitli şeyler denedim: Transformal nefes, meditasyon, bitki çayları ve farklı yaratıcı yöntemler. Ancak itiraf etmeliyim ki hiçbir yöntem işe yaramadı. Umudumu kaybetmedim elbette. Zira sonra Luminette’i keşfettim! Başından beri ismi kulağıma sevimli geliyordu doğrusu ve uyku konusunda geldiğim noktada kaybedecek hiçbir şeyim olmadığından Luminette’i denemeye karar verdim.
Luminette yöntemi gayet basit; çoğunuzun bildiği ışık tedavisinden oluşuyor. Bu yöntemde gözlere ışık gönderen bir gözlük kullanılıyor. Lamba karşısında oturmaktansa bu gözlükleri takıp işimize devam edebiliyoruz.
Luminette başlar başlamaz kendimi iyi hissettiğim bir yöntem oldu. Başlangıçta işe yaramasını çok istediğimden bunun bir plasebo etkisi olduğunu düşündüm. Ta ki zamanla uykum düzene girene kadar. Nihayet unuttuğum kaliteli uykuya kavuşmuş, uykuya dalmakta zorluk çekmeden en önemlisi uykum bölünmeden kesintisiz uyumayı başarmıştım. Kaliteli uykuya geçişimin sonucunda elbette enerjim yerine geldi ve öğleden sonraları yaşadığım yorgunluk hissini hissetmemeye başladım.
Luminette’imi sabah uyandığımda yirmi dakika kullanıyorum. Işık, tıpkı bir güneş gibi gözlüğün tepesinden göze ulaşıyor. Göze doğrudan ulaşmasına rağmen hiç rahatsız edici değil, seans boyunca başka şeyler yapabilmeme izin veriyor.
Çok seyahat eden biri olarak bu gözlükler jetlag ile savaşmamda etkili oluyor. seyahat ederken gözlüklerimi de yanımda götürüyorum; çok fazla yer tutmuyor ve valizimde ekstra bir ağırlık oluşturmuyorlar.
Luminette deneyimim oldukça olumlu. Her gün yirmi dakika bazen daha uzun süre bu gözlükleri kullanmak hiç rahatsız edici değil. Şimdilerde bir bebek gibi güzel uyuyorum.
Leave a Comment