Roux at The Landau: Eşsiz Bir Mekân

Prestijli Langham Hotel’in içinde, zarif Marylebone bölgesinin kalbinde, Roux at the Landau isimli bir yer bulunuyor. Bu Londra seyahatimde, 1865 yılında inşa edilen bu otele girdiğim anda, restoranının bana benzersiz gastronomi bir deneyimi yaşatacağını hemen anladım. Çünkü göz zevki daima başarılı bir akşam yemeğinin tadının belirleyicisidir.

İlk anda dikkatleri çekmeyi başaran zarif detaylar, Londra’nın iç tasarımcısı olan David Collins’in şık ve rahat bir dekorla mükemmel bir şekilde yeniden hayat verdiği bu zarif ortamın cazibesine kapılmamak mümkün değil. Gözüme hemen odanın ortasında kurulmuş ve etrafında çeşitli atıştırmalıkların keyfini çıkarabileceğiniz art decor tarzında görkemli, kavisli bir tezgâh çarpıyor. Gözlerim ilgi çekici şeyler bulmaya devam ediyor: Odayı tarzıyla süsleyen iki pirinç avizenin güzelliği akabinde ise Fransız ve İngiliz peynirlerinin saklandığı buzdolabını görüyorum ve önceliklerimi hatırlıyorum!

Dekorun karşı konulmaz özgünlüğü tüm dikkatleri üzerine çekiyorsa da bu cazibe, tabağımıza gelen lezzetli becerinin karşısında ikinci plana düşüyor.  Bu büyüleyici ortamda, Michel Roux zarif bir mutfak sunarken, Fransız esintili narin lezzetleri özgün bir biçimde sergilemeyi ihmal etmiyor. Zaten menüye baktığınız anda ağzınız sulanıyor. Fransız mutfağının mükemmelliğini İngiliz malzemeleriyle birleştiren şefin mutfağı modern ve zarif detaylarıyla cezp ediyor. Ortadaki tezgâhtan alacağınız atıştırmalıklardan tatlılara kadar mutlaka tatmanız gereken peynirleri de unutmadan yediğiniz her şeye bayılacağınızın garantisini verebilirim.

Bence turistik seyahatler gastronomi deneyimi olmadan eksik kalır. Bu gerçeği unutulmaz yemek molasıyla bir kez daha kanıtlamış oldum.

Tüm bu özellikler çok özenli, ölçülü ve verimli bir hizmetle birleştirildiğinde, The Landau’daki Le Roux, tartışmasız Londra’daki en prestijli restoranların podyumunda yerini alıyor.

Nu

Leave a Comment

Email (will not be published)

Güvenlik *