Mükemmelliği yaşadığım istisnai bir otel olan Sofitel London St James’teki konaklamam, birçok yönden, gerçekten unutulmazdı. Sizi oraya birkaç günlüğüne yerleşmeye teşvik edecek bin bir nedenden birkaç tanesini paylaşacağım.
Hiç kimse, İngiltere’nin başkentini ziyaret ederken, West End’in kalbinde, Fransız zarafetinin İngiliz cüreti ile flört ettiği bir atmosfer keşfetmeyi beklemiyor. Bir zamanlar bir bankanın bulunduğu bu binanın neo-klasik cephesinin arkasında, Pierre-Yves Rochon imzalı odalar gizleniyor. Odalar kısa süre önce mekâna yeni bir hava estiren, özgünlük kazandıran Art Deco stiliyle yeniden şekillendirilmiş. Odaların ve binanın yapısını çok iyi bilen mimar, aslında eski tasarımın da sahibi olduğu için yeni stilde Fransız yenilikçiliğini, klasik İngiliz zarafetinin cesur renkleriyle buluşturarak ortaya gerçek anlamda şık ve huzurlu bir atmosfere imza atmış. Mekânın cazibesine ve ruhuna kapılmamak gerçekten de imkânsız.
Ancak Fransız otel zincirinin çiçeği Sofitel’in Londra imzasının tek özelliği bu değil. Burada konuklara unutulmaz bir deneyim yaşatmak için her detay en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Otelin hazineleri arasında yer alan Wild Honey St James restoranı, 2019 yılında otel içinde yerleşen ikonik bir restoran. Otelde ayrıca Coco Chanel’in Paris apartman dairesinden doğrudan esinlenerek tasarlanmış St James Bar bulunuyor.
Bence Gastronomi otel seçkinliğinin güvenilir bir barometresidir. Bu konuda unutulmaz bir deneyim yaşamamak gerçekten zor. Hem şef Simon Woodrow ile şef Anthony Demestre’nin birlikte oluşturduğu, İngiliz bölgelerinden gelen ürünlerle büyük ölçüde Fransız mutfağından esinlenilen menüsüyle Wild Honey‘de, hem de ünlü İngiliz çay saati ritüelinin pek bir Fransızlaştırıldığı Rose Lounge’da, lezzet deneyimi beklentileri fazlasıyla karşılıyor.
Yemek işini bitirdikten sonra, sıra ziyaretlere geliyor. Tam isabet çünkü otel Londra’nın en popüler yerlerine kısa bir yürüyüş mesafesinde. Her mekân ayrı bir konfor sunuyor; tabağımıza gelen müthiş lezzetleri zarafetin ve hizmetin kusursuz olduğu bir dekorasyonda yemek çok iyi hissettiriyor. İngiliz ruhu, Fransız dokunuşu ve hafif lezzetlerle hayal dünyasına sürüklenmemek çok zordu.
Eşsiz Sofitel London St James’i işte böyle hatırlayacağım.
Londra hayatının canlılığına iki adımda üstelik sizi şehrin karmaşasından koruyan bir otel arıyorsanız, doğru adrestesiniz.
Leave a Comment