Tüketim toplumumuz, stresin en önemli kaynaklarından biridir. Stresin etkilerini hafife almak büyük hata olur. Stresin patolojik (bir hastalık veya bir sağlık durumu) olup olmadığı yönündeki görüşler farklı olsa da sağlığımız üzerindeki etkileri herkes tarafından bilinmekte.

Peki stres hangi noktada patolojik hale gelir? Cevaplanması zor bir soru olsa da kronik hale geldiğinde patolojik olarak değerlendirilebilir. Yanlış anlaşılmasın; örneğin, bir sınav veya muayene sırasında hepimiz stresin fiziksel etkilerini hissetmişizdir. Bu sadece insan vücudunun düşman bir çevreye karşı verdiği normal fizyolojik tepkidir. Bu durumda hissettiğiniz stres faydalı bile olabilir. Bahsettiğimiz patolojik stres. Bu, düşman çevre günlük hayatınızın bir parçası haline geldiği zaman gerçekleşir. Çünkü sürekli tetikte yaşamamız halinde bünyemiz bunu kaldıramaz ve olumsuz sonuçlar doğar. Böyle bir durumda, stres kişinin sahip olduğu patolojilerin gelişimini hızlandırabilir.

Stres ortaya çıktığında hangi belirtileri dikkate almalıyız? Kronik yorgunluk, uyku bozuklukları, asabiyet, hassasiyet veya hafıza kaybı uyarı işaretleri olarak düşünülmelidir. Şüphesiz ki sizdeki bu değişimleri arkadaşlarınız veya aileniz fark edip sizi uyaracaktır. Bu durum hafife alınmamalıdır. Bağımlılık haline gelmiş davranışlara olan yatkınlık (bilgisayar oyunları, sigara, alkol, vs.) da bir uyarı olarak düşünülmelidir.

Açıkça görülüyor ki sağlıklı olma yolunda atılacak ilk adım, sorunun farkında olmaktır. Bunu başardığınız anda çözümler sonsuzdur. Uzun zamandır bir kenara attığınız tutkuları su yüzüne çıkarmak, aileniz ve arkadaşlarınızla zaman geçirmek ya da basit şeylerle uğraşmak gibi yapmak istedikleriniz ve yapmaktan zevk aldıklarınız da size yol gösterici olabilir. Meditasyon egzersizleri, kendinizi bulmanızı, zihninizi boşaltıp sakinleşmenizi sağlayarak bu konuda size çok yardımcı olabilir. Özellikle arkadaşlarınızla yaptığınız fiziksel aktiviteler de süregelen negatif düşüncelerden kurtulmanız adına size katkıda bulunabilir.

Nu