Uzun zamandır “Tanrıların Adası” Bali’ye gitmeyi hayal ediyordum. Adada 20 binden fazla tapınak olmasının yanı sıra Müslüman bir ülke olan Endonezya’daki Hindu hâkimiyetindeki adanın muhteşem güzelliğini gördüğünüzde kendinizi, “adaya tanrıların eli değmiş olmalı” demekten geri alamıyorsunuz. Ada o kadar güzel ki her şeyi unutturur, özünüze dönmenizi sağlar.
Bali’ye bir arkadaşımla birlikte gittim. Seyahatimizi ise kolaylık olması açısından acente ile birlikte organize ettik. Turumuzla ilgili detayları ve tavsiyelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1.Gün
İlk gün Cakarta’ya uçuyoruz. Ertesi gün ilk Denpasar uçağına binmek üzere havalimanının yakınında konakladık. Cakarta çok fazla trafiğin, hava ve gürültü kirliliğinin olduğu bir yer olduğundan çok fazla zaman geçirmememiz önerilmişti. Cakarta’da sadece konaklama için bulunduk.
2.Gün
Denpasar’a vardığımızda şoförümüz Made, bizi, tüm seyahat boyunca bize eşlik edecek kocaman bir gülümsemeyle bekliyordu.
Hint Okyanusu mavisinin hayalini kuruyorduk ancak seyahatimizin ilk durağı Unesco Dünya Mirası Jatiluwih’le başlıyor. Jatiluwih, “Gerçekten Harika” anlamına geliyor ve bu anlamı sonuna kadar hak ediyor, çünkü burası gerçekten de muhteşem bir yer!
Gezimiz Batukarı Dağı’nın görkemli atmosferinde yer alan Luhur Batukaru tapınağı ile devam ediyor. Bulunduğum yerin müthiş enerjisi ve en önemlisi turist yoğunluğunun olmaması doğrusu bizi methediyor.
Son durağımız Tanah Lot tapınağı oluyor. Bir kayaya tünemiş ve deniz tanrılarına adanmış bu tapınak, gün batımını izlemek için harika bir mekân.
Not: Hindu tapınaklarını ziyaret etmek için peştamal zorunluluğu bulunuyor.
3.Gün
Jet lag’in üstesinden gelmek için başka bir yazıda detaylıca bahsedeceğim otelimizin eşsiz yeşil manzarasına karşı dinlenme keyfi ile başlıyor üçüncü günümüz. Akşamüstü ise sanat galerileriyle ünlü Ubud’a gittik. Elbette görülmeye değer muhteşem bir yer ancak biz bugünü biraz alışveriş biraz masaj ve biraz da glütensiz restoranda akşam yemeği yiyerek geçirdik.
4.Gün
Güne sonsuz bir yürüyüşle başlıyoruz. İki saat boyunca Sidemen’in pirinç tarlalarının görkemli manzaralarını keşfediyoruz. Nehri geçmek için parmak arası terlik giymek gerekiyor. Düğün ve etkinlik alanında uzmanlaşmış fotoğrafçı bir çiftle birlikteydik. Agnes ve Timothy sevimli oldukları kadar profesyonellerdi.Lovadore Photography. İşte ikilinin ne kadar yetenekli olduğunu gösteren fotoğraflar…
Maceramız Tirta Empul’un kutsal kaynakları ile devam ediyor. Hijyen nedeniyle Bali halkının arındırıcı olduğuna inandığı sulara girmemeyi tercih ettim. Şoförümüz sayesinde günün bir sonraki bölümünü daha az turistik olan tapınak ritüeline katıldık.
Gün sonunda yemyeşil adeta cennetten bir köşe olan Gunun Kawi’ye gittik ve mekan öyle büyüleyiciydi ki ayrılmakta çok zorlandığımızı söylemeliyiz.
5.Gün
Bali’nin en güzel tapınaklarından biri olan Taman Ayun’u ziyaret ettik. Su bahçesiyle ünlü olan bu tapınak muhteşem bir atmosfere sahipti. Gezimize Bratan Gölü’nün muhteşem sahnesinde bulunan Ulun Danu tapınağı ile devam ediyoruz. Ulun Danu tapınağı bir suyun ortasında, adeta bir sahnenin üzerinde yükseliyor. Bu görüntü tapınağı sıralamamın üst sıralarına fırlatmaya yetiyor. Daha sonra Munduk köyüne ulaşıyoruz ancak yeterince derin olmadığı için şelalenin içinde yüzememek bizi hayal kırıklığına uğratıyor. Günü dev bir salıncakta adrenalini sonuna kadar hissederek kapatıyoruz.
6.Gün
1999 yılında son volkan patlamasını yapan 1717 metrelik Batur Dağı’na tırmanmak ve güneşin doğuşunu karşılamak için gece 3 gibi otelden ayrılıyoruz. Tırmanış ve güneşin doğuşunu izlemek unutulmaz ve büyülü bir anıydı. Bu aktiviteyle ilgili bilinmesi gereken sportif olmak, tepenin soğuk olması sebebiyle sıcak tutacak giyecekler bulundurmak ve uygun ayakkabı (spor ayakkabıları kayıyor) giymek gerekiyor.
Günün devamında Amed balıkçı köyüne ulaştık ancak hava muhalefeti nedeniyle deniz otobüsleri ne yazık ki iptal edildi.
7. 8. 9. 10. Gün
Gili Air’de serbest zaman: Tembellik, bisikletle ada keşfi, temel dalış eğitimi… En unutulmaz anım hiç şüphesiz denizin derinliklerini izleyebilmekti. Fakat adaya hayran kalmadığımı, Bali’yi daha güzel bulduğumu söylemeliyim. Bali çok daha güzel ve egzotik bir atmosfere sahip.
11.Gün
Tirta Gangga su sarayı ve beyaz kum plajını ziyaret ettiğimiz Amed’e geri döndük. Cüzdanımı kaybettiğim için doğrusu o günün anısı bende pek güzel değil. Kendime gelmek ve yeniden pozitif enerjime dönebilmek birkaç saatimi aldı. Güzel ve sakin bir sahil beldesi olan Sanur’a varışımız tam bu anlarıma denk geldi.
12.Gün
Sanur’da son alışverişimizi yapıyor, son kez okyanusun karşısında manzaraya bakarak kendimizi keşfediyoruz. Zaman kesinlikle çok hızlı geçti.
13.Gün
Tatilimizin son günü: Cakarta uçuşu ve ülkelerimize dönmeden önce benim için Türkiye, arkadaşım içinse Birleşik Krallık yolculuğu başlayacak. Ama önce serbest zaman! Görülecek o kadar şey var ki 15 gün su gibi akıp geçti. Bali cennetinden ayrılmak bizi üzse de en sevdiğim cennete dönmek için sabırsızlanıyorum: İstanbul!
Leave a Comment