Bigoreksiya
Düzenli fiziksel aktivitenin faydaları saymakla bitmez. Hem fiziksel hem de beyinsel sağlığımıza yararı vardır. Ancak her şeyde olduğu gibi dozunu kaçırırsak faydaları yerine zararlarını hissetmeye başlarız. Aşırı spor bağımlılığı olarak bilinen bigoreksiya hakkında yapılan bir araştırmada, günde bir saatten fazla spor yapan kişilerin %15’inin bu hastalığa yakalandığı görülmüştür. Bu durum özellikle amatör sporcular arasında gözlemlenmiştir.
Bu bağımlılığın nedenleri çeşitlidir. Mesela zayıflama isteğini saplantı haline getirmek, duygusal ya da profesyonel bir boşluk doldurma isteği, öz güvenini geliştirmeye çalışmak vs.
Bu bağımlılığın kurbanı olan kişiler artık sosyal hayatlarını spor etrafında düzenlemeye başlar. Bu da ailevi ve kişisel sorunlara yol açabilir. Spor yapmak en büyük öncelikleridir. Bu fedakârlıklarının bedelini de duygusal hayatlarıyla öderler.
Bu konuya bir de profesyonel bir sporcu gözüyle bakmak istedik. Sporu iş icabı yapan, aynı zamanda spora tutkulu olan bir insanın bağımlılık çizgisini aşmaması, amatör kişilere örnek olmalıdır.
Profesyonel birine sorduk!
Bugünkü yazımda, profesyonel futbolcu İbrahim Toraman ile yaptığım röportajı paylaşmak istiyorum. Hem profesyonel futbol hayatındaki hem de sosyal hayatındaki duruşu, samimiyeti ve mütevazılığıyla çok sevdiğim bir futbolcudur.
İbrahim Toraman: “Benim İçin Spor Bağımlılık Değil, Tutkudur.”
Kısaca, futbola nasıl başladığınızı anlatır mısınız? Futbol sizde hangi duyguları uyandırıyor?
Futbolla çok erken yaşta tanıştım. Küçükken top oynamayı çok severdim. Hayatım oydu diyebilirim. Ne kötü havalar ne de oynayacak kimse olmaması engel olurdu. Soğukta da çıkar oynardım. Kimse olmadığında ise duvara karşı oynardım. İlkokul dördüncü sınıfa giderken bir amatör takımda oynamaya başladım. Orada keşfedildim. Profesyonel futbolculuk hayatım Gaziantep Spor’da başladı. 7 yıl Gaziantep’te kaldıktan sonra 2004/2005 sezonu öncesi Beşiktaş’a transfer oldum. Yıllardır peşinden gittiğim, uğruna tüm hayatımı değiştirdiğim bir hikâye bu. Sonuçta erken yaşta ailemden, evimden, doğduğum şehirden uzaklaştım bu sevda adına. Futbolun bende uyandırdığı duygu, mutluluk ve tutkudur.
Bigoreksiya diye bir hastalık duydunuz mu? Bigoreksiyanın en temel özelliği; hastaların, aşırı spor yapmaya bağımlı olmasıdır. Ya da vücutlarını ne kadar zorlasalar da vücutlarının yeterince kasa sahip olmadığını düşünüyorlardır. Spor bağımlılığı hakkında ne düşünüyorsunuz, spora veya futbola bağımlı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Kendim için sporu bağımlılıktan ziyade tutku olarak tanımlayabilirim. Futbolu profesyonel olarak oynadığım için sürekli spor yapmam bağımlı olduğum anlamına gelmiyor. Bu benim işim. Aynı zamanda tabii ki zevk alarak yaptığım bir şey, hobiden öte bir tutku diyebilirim. Bigoreksiya konusuna gelirsek, hiçbir zaman kas geliştirme odaklı bir takıntım olmadı çünkü hayatımda sürekli spor oldu. Bu bağlamda da zaten hep formdaydım.
Zihinde canlandırma gücüne ve bu gücün profesyonel sporcunun hayatındaki katkısına inanır mısınız?
Tabii ki inanırım. Maç öncesi maçı zihnimde oynar, olacakları canlandırırım. Örneğin sahayı, takım arkadaşlarımı, rakipleri, nasıl oynayacağımı vs beynimde hayal ederim. Zihinde canlandırılan hedeflerin gerçekleşmesi daha kolaydır. Profesyonel bir sporcuda fiziksel beceriler kadar psikolojik beceriler de önemlidir.
Aktiviteleriniz genellikle spor odaklı mı? Sakatlık dışında spora bir hafta ara verdiğiniz oldu mu? Bununla birlikte beslenme alışkanlıklarınız nasıl?
Doğal olarak sporun hayatımda önemli bir yeri var, arkadaşlarımla bir şey yapacaksak spor odaklı olmasına önem veriyorum. Hiç olmazsa önce spor sonra farklı bir şey öneriyorum. Örneğin yemeğe gideceksek, önce tenis oynayalım sonra yemeğe gidelim şeklinde bir teklifte bulunuyorum.
Spora bir hafta ara verdiğim tabii ki oluyor, yoğun bir sezon geçirdiysek tatilde iki hafta bile ara verebilirim. Sporda dinlenmenin önemine inanırım, antrenman arasında da dinlenmek gerekiyor. Vücudun toparlanma ihtiyacını karşılamak, performans ve sağlık için şarttır. Dengeli beslenmeye çalışıyorum. Elbette insanın bazı sağlıksız yiyecekleri görüp canı çekiyor ama sonra yararlı olmadığını gördüğünde yediğine pişman oluyorsun. Sporcu olduğum için benim kilo almakla ilgili değil, performans odaklı düşünmem gerekiyor.
Bağımlılıklarınız var mı? Mesela ünlü olduğunuz için ilgi görmeye bağımlı mısınız? Geleceğinizi düşündüğünüzde, bir gün bu ilginin olmayacağını düşünmeniz size kendinizi nasıl hissettiriyor?
Bu konuya olabildiğince gerçekçi yaklaşmaya çalışıyorum. Bu camianın nasıl olduğunu çok iyi biliyorum. Ekranlarda artık olmadığımda unutulacağımın da bilincindeyim. O yüzden ben buna kendimi şimdiden hazırlıyorum. Kim ilgiyi sevmez ki. Severim ama ayaklarım yere basar. Ve bence, zaten bir şeyin gelip geçici olduğunu bilen insan bağımlı olmaz.
Ünlü olduğunuzda, birçok kişi çevrenizde olmak ister, bu durum görüştüğünüz kişileri seçerken seçimlerinizi zorlamaz mı?
Arkadaşlarımı seçerken çok dikkatli olurum. Bu durum maalesef ki daha tedirgin olmamıza yol açıyor ama uzun zamandır görüştüğüm az ve öz dostlarım vardır. Bilirim onlar futbolcu olduğu için İbrahim Toraman’ı değil de beni kendim için severler.
Sizce her gün spor yapmak gerekiyor mu? Mesela ben profesyonel olmasam da sporu seviyorum ve uzun süre yapamadığım da kendimi suçlu hissediyorum.
Ben her gün yapmayı tavsiye etmem, özellikle profesyonel olmayan birine. Bizler profesyonel futbolcu olarak bile dinleniyoruz. Az evvel de söylediğim gibi vücudun toparlanmaya ihtiyacı vardır.
Biraz önce sporcunun psikolojik özelliklerinden bahsettiniz. Bu gerçekten de pek düşünülmeyen bir yöndür ancak çok da önemlidir. Özel bir eğitim alıyor musunuz bununla ilgili?
Henüz Türkiye’de bu konuda futbolcuları hazırlamıyorlar. Zaman ve tecrübeyle kendimiz hazırlanmayı öğreniyoruz. Çünkü çok yoğun duygular yaşıyoruz. Büyük sevinçler ve büyük üzüntüler yaşayabiliyoruz. Binlerce kişinin karşısında oynuyoruz ve bazen büyük baskılar olabiliyor üzerimizde. Psikolojik olarak güçlü olmak önemlidir.
Leave a Comment