Değişim sarhoşluğu: Estetik (kozmetik) cerrahî bağımlılığı

Post By RelatedRelated Post

34- fifty

Moda haftalarında incecik vücutlarını podyumlarda sergileyen mankenler, kozmetiklerin savaşları ve mucizevî ürünleri, her sene medya tarafından büyük bir coşkuyla gündeme getirilen bikini vücudu operasyonları…

Dış güzelliğin iç güzelliği arka planda bıraktığı bir toplumda, plastik cerrahi sektörünün gittikçe gelişip ilerleyeceği öngörüsünde bulunmak çok da zor değil. Öyle ki son yıllarda yepyeni bir kavram ortaya çıktı: “estetik turizmi”. Aslında bu trendin şaşırtıcı hiç bir yönü yok, talep olduğu yerde zaten arz olmuştur. Peki, bu talebin durumu nedir? Kimler, hangi amaçla estetik operasyon geçiriyor? Mutluluk bıçak altında mı? Bu değişim sarhoşluğunu bir mercek altına alalım.

Plastik cerrahi: Kimin için? Neden?

Sürekli medya önünde olan tanınmış kişiler, toplum tarafından dayatılan estetik standartlarına uymak zorunda kalırlar. Doğal olarak onların hayranları da idealize ettikleri ünlüleri taklit etmek ve onlara benzemek isterler. Günümüzde güzellik, gençlik; zayıflık ve estetikle eş anlamlıdır. Bazıları, bilimin ilerlemesinden yararlanma gerekliliğini savunuyor. Ameliyat esnasında ve sonrasındaki riskleri ve henüz ciddiyetini bilmediğimiz toplumsal etkilerini göz önünde bulundurursak bu sebep geçerliliğini yitiriyor. Her işlemin uçuk fiyatlarından bahsetmeye gerek bile yok kanaatimce. Ama ne olursa olsun güzel olmak -bazılarına göre- paha biçilmezdir ve güzel olmak isteyen bu isteğinin maddi manevi acısını çeker.

Estetik baronlarının gösterdiği yoldan giden kadınlar yüz gerdirme, elmacık kemiklerini belirginleştirme, burun düzeltme, meme büyütme vs. operasyonları için plastik cerrahlara yöneliyorlar. Günümüzde çok revaçta olan ‘botoks’u da unutmamak gerekir. Estetik güzellik girdabına kapılanların çıkışı çok zordur, ucunda mükemmelliği gördüğünü zannederler çünkü. Gerçekte olansa sadece değişim sarhoşluğunun yarattığı bir seraptır.

Estetik cerrahi ve estetik bağımlılığının tehlikeleri

Maalesef sıklıkla hastalar kendilerine vaat edilen, ekranlarda gösterilen güzelliğe ulaşamıyorlar. Ameliyatlar esnasında ortaya çıkan kazalar bir tarafa – bazıları o kadar ciddidir ki hastaların ölümlerine bile neden olabiliyor – estetik ameliyatlar çoğu zaman kişileri tanınmaz hale getirir. Deformiteler kısmen kadınların hızlı sonuç alma konusundaki sabırsızlıklarından kaynaklanıyor, hemen ilk bakışta değişim belli olsun istiyorlar. Haliyle operasyonlar da başarılı oluyor çünkü birkaç yıl içerisinde hastaların deformiteleri ilk bakışta kendini belli eder hale geliyor! Onlara da botoks enjekte edilmiş gözleriyle ağlamak kalıyor. Gün geçmiyor ki basında estetik kurbanı olmuş hasta fotoğrafına rastlamayalım. Bu bağlamda bu kolay, yüzeysel, tehlikeli ve pahalı güzellik konusunu ciddi olarak düşünmemiz gerekiyor.

Mutluluğun sırrı içimizde saklı

Ya mutluluk başka bir yerdeyse? Elbette yalnızca iç güzelliğin önemli olduğunu söylemek naifçe ve riyakârca olur. Ancak dış güzellik de mutlulukla eş anlamlı değildir. Eğer öyle olsaydı, mankenler dünyanın en mutlu insanları olurdu ve estetik operasyonlara gerek duymazlardı. Aslında mutluluğun kendi içimizde olduğunu anlamak için psikoloji alanında yüksek lisans yapmaya gerek yok. Yalnızca bize bağlı olan şeyi başka yerde aramaktansa belki de ikinci beynimiz olarak bilinen bağırsaklarımızı dinlememiz gerekir. Sağlıklı beslenmek beden sağlığının temel kuralıdır, tıpkı fiziksel aktivitede olduğu gibi. Ayrıca, empati ve şefkat gibi duygular geliştirmek de bizi mutlu etmeye yardımcı olabilir.

Mutluluğa giden birden fazla yol olduğu doğrudur ve deneyimlerimiz plastik cerrahinin mutluluk için ne tek yol ne de bir kestirme olmadığını çoktan göstermiştir. Nitelikli bir profesyonel tarafından yapılan küçük bir operasyonun zararlı olduğunu söyleyemeyiz, fakat iş aşırıya kaçınca sağlık tehdit altına girer. Bu yüzden ayaklarınız yere bassın ki siz de bu değişim sarhoşluğunun kurbanı olmayın.

Nu

Leave a Comment

Email (will not be published)

Güvenlik *