Post By RelatedRelated Post
Pesimizm bağımlılığı sağlığımıza zarar verici olabilir mi? Negatif bakış açısı bizim, daha mutlu ve sağlıklı olmamızı engelliyor mu? Modern araştırmalar; kendimize, geleceğimize, işimize, ailemize ve dünyaya bakış açımızın, tüm bunları nasıl yaşayacağımız üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu belirtiyor.
Peki, karamsar perspektif bizi nasıl etkiliyor ve bunu tamamen tersine döndürmek ve bakış açımızı iyimser ve pozitif olarak değiştirebilmek mümkün mü?
Karamsarlığın, sağlığımız için çok zararlı olduğu ortada. Daha iyi bir sağlığa sahip olabilmek için bakış açımızı ve bedenimizi nasıl değiştirebiliriz?
Tüm bu sorulara cevap arıyorsanız okumaya devam edin!
Antik Yunan geçmişine gittiğimizde, hekimler ve felsefeciler, benzer görüşler bildirerek zihinsel ve fiziksel olarak iyi olmanın, birbirine direkt olarak bağlantılı olduğu sonucuna varmışlar. Bu kavram, asırlardır derinlemesine tartışılırken son dönemlerde ise “optimizm” ve “pesimizm” kavramları, araştırma alanında oldukça popüler.
Aynı madde bağımlılığında olduğu gibi pesimizmde de bir tür kendini doğrulama durumu söz konusu. Bu durum, sürekli olarak kendini benzer şekilde besler ve bulgular da karamsar bakış açısının, sağlığımızı korkunç bir şekilde etkiyebileceğini gösteriyor. Peki nasıl? Pesimist olarak yaşayan birinin stres seviyesi çok yüksektir. Berbat bir hayat yaşadığını varsayan kişiler, kendilerini devamlı olarak stres altında hissederler. Stres ve fiziksel sağlık üzerine yapılan çalışmalar büyük bir çoğunlukla bunun bir sebep olduğunu ve kesinlikle sağlığımızı kötüleştirdiğini göstermektedir. Yaşanan stres, kaslarımızın kasılmasına sebep olabilir ve bu; insomnia, depresyon, aşırı yeme, madde bağımlılığı ve hatta daha fazlasına sebep olabilir. Öyle ki özellikle batı dünyasının genelinde yaşanan sağlık problemlerinin en önemli sebebi olsan stres, bazı durumlarda ölümlere bile yol açabilmektedir.
Peki, ne yapabiliriz? Bir görüşe göre bizler, karamsar veya iyimser olarak doğarız ve bu, zaten bizim DNA’mızda var olan bir şey. Bu görüşe katılmak mümkün değil! Çünkü bakış açımızı ”iyimser” olarak değiştirmek için birçok yol mevcut. Anahtar adımlardan biri ise geçmişe bakmayı bırakmaktır. Çünkü geçmişimizin şeytanları bizi frenler, karanlık düşüncelere bağlı kalmamızı sağlar ve daha iyi bir gelecek hayal etmemizi zorlaştırabilirler. Bu korkularımızla baş etmek için bazı durumlarda terapi görmek, gerçekten de yararlı olabilir.
Kendine inanmak, optimizmin temelidir. Kendine ve başarılarına inanan insanlar daha mutlu ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmeyi başarırlar. Pesimistler, başlarına gelen iyi bir şeyin hep şans eseri olduğuna inanırken optimistler ise başarılarıyla gurur duyar ve bu başarının, kendilerinin eseri olduğundan da şüpheleri yoktur. Mükemmel bir işe girmek, bir yarışı kazanmak, yeni bir arkadaş edinmek veya sadece harika bir gün geçirmek bile gurur duyulacak bir olaydır.
Negatif düşüncelerimizi pozitif hale getirmek, diğer bir anahtar hamledir. Uyanıp olacak kötü şeyler hakkında düşünmek yerine, olabilecek güzel şeylere dikkatinizi verebilirsiniz. Bazı mutluluklar basittir, güzel bir çiçek veya güneş ışığının keyfini çıkarmak, yüzünüzde bir gülümseme oluşturabilir ve yağmur yağsa bile bunu, kapalı bir alanda sevdiklerinizle güzel zaman geçirmek için fırsat olarak görebilirsiniz.
Karamsar düşünceleri iyimser düşünceler haline getirecek en önemli adım, korkulardan kurtulmaktır. Mesela ailemiz, çocukluğumuz, iş hayatı veya toplum tarafından bize öğretilmiş korkular ve sürekli kötü bir şeyler olacağı korkusu… Peki, düşündüğünüz en kötü senaryoların çok nadiren gerçekleştiğini hiç fark ettiniz mi?
Negatif bakış açısını pozitife çevirmek, düşündüğünüzden daha kolaydır. Kendinize inanın, hayatınızda nelere sahip olduğunuzu düşünün ve değerini bilin. En başta da şeytanlarınızla başa çıkın. Pesimizmden kurtulmak için adım atan kişi, çok uzun zaman geçmeden daha mutlu ve sağlıklı bir hayata kavuşacaktır.
Leave a Comment